17 Ağustos Depremi’nin 25. Yılında Anma Töreni Düzenlendi
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde hayatını kaybedenler, depremin 25’inci yılında merkez üssü olan Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde düzenlenen törenle anıldı. Anma töreninde konuşan AFAD Başkanı Okay Memiş, “Bu ülke, Anadolu coğrafyası her 10 yılda bir 7 büyüklüğünün üzerinde bir depremle sarsılıyor. Her 5 yılda bir 6.5 büyüklüğünde bir depremle sarsılıyoruz. Her 3 yılda bir de 6 büyüklüğünde bir depremle sarsılıyoruz. Bu depremlerin hepsi çok yıkıcı depremler. Aslında bu sarsıntılar bile tek başına farkındalığın çok üst düzeyde olması gerektiğini bize zaten hatırlatıyor” dedi.
Kocaeli’de 17 Ağustos 1999’da meydana gelen Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğündeki Marmara Depremi’nin üzerinden çeyrek asır geçti. 45 saniye içerisinde Marmara Bölgesi’nin tamamında yıkıma ve 17 bin 480 kişinin ölümü ile 43 bin 953 kişinin yaralanmasına neden olan depremin kurbanları, depremin 25’inci yıldönümünde anıldı. Deprem anıtının da bulunduğu Gölcük ilçesi Kavaklı sahilinde düzenlenen törene İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, AFAD Başkanı Okay Memiş, Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, Japonya, Pakistan ve Almanya konsolosları ile protokol üyeleri ve çok sayıda depremzede katıldı.
‘COĞRAFYAMIZ BİZE DEPREMİN NE KADAR GERÇEK OLDUĞUNU HATIRLATIYOR’
Anma töreninde konuşan AFAD Başkanı Okay Memiş, “Bundan tam 25 yıl önce gece yarısı saat 03.02’de 7.4 büyüklüğünde, gerçekten çok yıkıcı ve çok büyük bir depremle sarsıldık. Merkez üssü Kocaeli Gölcük’tü ama etkisi itibariyle tabii en az 10 vilayetimizi ve yaklaşık 16 milyon insanımızı etkiledi. Aslında bütün Türkiye’yi etkiledi. Çünkü bu bölge aslında Anadolu’nun tamamından göç alan bir bölge. Ben kendim Giresunluyum, Karadenizliyim. Benim de akrabalarımdan hayatını kaybedenler oldu. Ben bu vesileyle hayatını kaybeden 17 bin 480 vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yaklaşık 45 bin vatandaşımız da yaralandı o büyük depremde. Bu ülke, Anadolu coğrafyası her 10 yılda bir 7 büyüklüğünün üzerinde bir depremle sarsılıyor. Her 5 yılda bir 6.5 büyüklüğünde bir depremle sarsılıyoruz. Her 10 yılda bir 7 büyüklüğünde, her 5 yılda bir 6.5 büyüklüğün üzerinde ve her 3 yılda bir de 6 büyüklüğünde bir depremle sarsılıyoruz. Bu depremlerin hepsi çok yıkıcı depremler. Bizim farkındalıkla ilgili birimimiz var. Aslında bu sarsıntılar bile tek başına farkındalığın çok üst düzeyde olması gerektiğini bize zaten hatırlatıyor. Coğrafyamız bize depremin ne kadar önemli olduğunu ne kadar gerçek olduğunu ve ne kadar etkili olduğunu da hatırlatıyor” dedi.
‘ÇOK YAKINDA DÜNYANIN NÜFUSA ORANLA EN FAZLA ARAMA- KURTARMA EKİBİNE SAHİP ÜLKESİ OLACAĞIZ’
Konuşmasında 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden de bahseden Memiş, “6 Şubat’ta asrın felaketini yaşadık. 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde ve devamında 6.5 büyüklüğünde depremlerle asrın felaketini yaşadık. Müdahale kapasitesinde size bir bilgi vereceğim. Arama- kurtarmada müdahale ederken bir ekip 25 kişiden oluşur. Bu ekipler sürekli çalışmaz, günde 8 saat çalıştığını düşünün. Bir binada 24 saat çalışmak için 75 kişilik arama- kurtarmacıya ihtiyacınız var. 6 Şubat depreminde, 39 bin bina yıkıldı. Bu 39 bin binadan 26 bininde insan yaşıyordu. Yani 26 bin binaya müdahale edeceksiniz devlet olarak, AFAD olarak. 26 bin çarpı 75 eşittir 1 milyon 950 bin arama- kurtarmacı lazım. Peki dünyada ne kadar arama- kurtarmacı var? Dünyada yapılan çalışmaya göre 750 bin arama- kurtarmacı var. Dünyadaki kapasitenin 2 katı olsa 6 Şubat’taki depremde müdahaleye yeterli olmuyordu. Biz kendi ülkemizin kapasitesi, yurt dışından gelen arama- kurtarma ekipleri ile beraber 35 bin kişiyle müdahale ettik. Ancak alanda 650 bin kamu görevlisi çalıştı. STK’larımız ayrıca çalıştı. Elimizdeki arama- kurtarma sayımız buydu. Yani dünyanın kapasitesi bile olsa yeterli olmayan bir durum var. Biz tabii ki buradan ders çıkardık ve şu anda Türk Silahlı Kuvvetlerimizi, kahraman ordumuzu, kahraman jandarmamızı ve kahraman polisimizi kahraman itfaiyecilerimizi, kahraman madencilerimizi ve sivil toplum kuruluşlarımızı eğitmeye başladık. Nüfusumuzla orantılandığında dünyada en fazla arama- kurtarma ekibine sahip ülkesi olacağız çok yakın bir sürede. Ama asıl yapmamız gereken, risk azaltma ile yani sağlam zemine sağlam binaları yapmak zorundayız. İyileştirme çalışması olarak da şu anda dünyanın en büyük afet sonrası iyileştirme çalışmasını yapan bir Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti var” ifadelerini kullandı.